Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tasarruf

Tavas Barış Gazetesi - Tasarruf haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tasarruf haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

“Plansız kazanç günü, planlı üretim geleceği kurtarır!” Haber

“Plansız kazanç günü, planlı üretim geleceği kurtarır!”

Vatan Partisi İl Yönetim Kurulu üyesi ve Kitle Örgütleri, Sanayici ve İş İnsanları Bürosu Başkanı Ali Korkmazcan yaptığı açıklama ile “Parti olarak son yıllarda yaşadığımız sektörel bazda firma ve istihdam kayıplarımızın önüne geçmek amacıyla fikirlerimizi kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı duymaktayız dedi.” Son günlerde iş dünyamızın önemli isimlerinin ve kuruluşlarının peş peşe yaptıkları açıklamalar üretim sektöründe yaşanan sıkıntıları ve iş kaybını, firmalarımızın başka ülkelere tesislerini taşımalarını, kapanan firma sayısındaki artışı ve istihdam kaybımızı gözler önüne sermiştir diyen Korkmazcan yüksek faiz ile enflasyonu dengeleme çabası finansmana erişimi zorlaştırdığını, ham madde ve yarı mamullerde dışa bağımlılığın fazla olmasının birçok sektörün üretim maliyetlerini bir hayli tırmandırdığını belirtti. Ali Korkmazcan sözlerini şöyle sürdürdü: “Enerji ve çalışan maliyetlerindeki kur politikası ve enflasyon kaynaklı hızlı yükseliş ise dünya ile rekabet şansını giderek azaltmaktadır. Çalışanlarımız aldığı maaşla geçinemez halde, işverenlerimiz ise çalışan giderlerini eklediğinde ekmek teknesini döndüremez haldedir. Bu durum işçi azaltmalarına, kaliteli çalışan eksiltmelerine ve uzun vadeli büyük problemlere yol açmaktadır. Sistemdeki çarpık düzen çalışana da işverene de fayda sağlamamakta ve sadece günü kurtarmaktadır. Hazır giyim sektöründen örnek vermek gerekirse; sektör temsilcileri ‘’Asya ve Mısır gibi ülkelerdeki rakiplerimizle maliyet farkımız %60-65 düzeylerine ulaştı’’ diyerek tehlikeyi gözler önüne sermekte, sektörde duayen kabul edilen firmaların ‘’6 ay sonra üretim durabilir’’ açıklamaları ise ülkemiz ve sektörümüz açısından acil önlem alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu duruma bir günde gelmedik. Doğru adımlarla hızlı bir şekilde çözmek ise mümkündür. Fakat devlet aklı ve sanayici girişkenliğiyle uzun vadeli planlama yaparak içinden çıkmak durumundayız. ÜRETİCİLERİ VE UZMAN ÇALIŞANLARIMIZI KORUMALIYIZ! En liberal görünen ülkeler dahi üretimi kendi ülkelerine çekmek için çeşitli önlemlerle devletin zor gücünü kullanırken, Türkiye’nin gidene ‘’Güle güle’’ politikası derhal terk edilmeli ve üretime dönük faaliyet gösteren firmalarımızı koruyucu önlemler alınması gerekmektedir. Çünkü bu durum hem firma ve ekonomik kayba hem de alanında uzmanlaşmış iş gücü kaybına neden olmakta ve uzun vadeli daha büyük sorunlara yol açmaktadır. Başlıca önerilerimizi sıralamak gerekirse; Sorun sadece üretimi desteklemekle ilgili değildir. Katma değerli üretim stratejisi konusunda da devlet aklıyla sanayici girişkenliğini birleştiren çözümler üretmektedir. Üretimi desteklemek katma değerli üretim stratejileri belirlemeyle olacaktır. Mesela son yıllarda hazır giyim sanayimiz üretim tesislerini Mısır’a taşımaktadır. Son 3 yılda tekstil sektöründe 7000’in üzerinde firma kapanmış, 250 bin civarında çalışanımız işsiz kalmıştır. Ayrıca 300’ün üzerinde firma başka ülkelere tesislerini taşımıştır. Bunun bir nedeni enerji ve çalışan maliyetlerinin ilgili ülkede ucuz olmasıdır. Fakat diğer nedeni de hazır giyim sektörümüzde marka sayısının azlığı, dünya markalarına fason üretim sayısının çok olmasıdır. Devlet planlaması da eksik kalınca sektör giderek kan kaybetmektedir. Sektörlerimizin bir diğer problemi ise yarı mamul ve ham madde konusunda dışa bağımlılığın fazla olmasıdır. İçeride kur politikası nedeniyle alternatif ürünlerin ham madde ve yarı mamul ithalatları giderek artmakta ve Türkiye’de üretimin kar marjı her geçen gün daralmaktadır. Bu durum da üreticiyi başka formüller aramaya itmektedir. Nitekim bu yılın ilk dokuz ayında ihracatımız %4.1, ithalatımız ise %5.9 artış göstermiştir. Bu verilerde göstermektedir ki dış açık her geçen gün artış göstermekte ve giderek sürdürülebilir olmaktan çıkmaktadır. İthalat ile dışa bağımlılık arttıkça üretim giderek pahalı kalmakta ve rekabet şansı azalmaktadır. YÜKSEK FAİZ = DÜŞÜK ÜRETİM ÇIKMAZINI SONLANDIRMALIYIZ! Ticari kredilerin yıllık %50 civarında faizle verildiği ve buna rağmen finansmana ulaşımın zorlaştığı günlerde sanayicimizin kazancı da yedek akçesi de faize gitmektedir. Bu durum sürdürülebilir bir üretim planı yapmanın önüne geçmekte ve iş dünyasında paniğin artmasına neden olmaktadır. Ülkemiz bir kararın eşiğindedir. Turizm, yeme-içme sektörü gibi hizmet sektörlerinde de tehlike çanları çalmakta, üretim-imalat sanayi gibi sektörler kan kaybetmekte ve çalışan sayısı giderek azalmaktadır. Dolayısıyla çözüm devlet eliyle üreticinin desteklenmesi, Türkiye’de ithal ikamesi yoluyla ithal edilen malların ülke içinde üretimlerin teşvik edilmesi, üretim odaklı finansmana erişimin hem ucuzlatılması hem de kolaylaştırılması gerekmektedir. VATAN PARTİSİ'NİN KAYNAK SORUNU YOKTUR! Değerli vatandaşlarımız, işverenlerimiz, işçilerimiz, Vatan Partisi olarak sunduğumuz önerileri yapacak programa sahibiz. Bizim kaynak bulma korkumuz yoktur. Çünkü kaynak vardır. Bu ülkenin insanlarının alın teriyle kazanılmış 500 milyar doların üzerinde servet yurtdışına çıkarılmıştır. Vatan Partisi iktidarında devlet demir yumruğunu masaya vurarak bu kaynakları yeniden Türkiye’ye getirecek ve üretim ekonomisi modelinin güvencesi olarak kullanılacaktır. Bu paralara el koymayacağız. Bu paraları pasif olmaktan çıkaracak ve ekonomiye kazandıracağız. Paradan para kazanma yöntemleri yerine üretimden para kazanmaya odaklanacağız. Ayrıca bu servetleri yurtdışına kaçıranlar bilmelidir ki kontrol onlarda değil. Küresel piyasa yapıcı aktörlerdedir. ABD-Atlantik sisteminin gidişatı nedeniyle yurtdışına çıkarılan kaynakların bir gecede değersizleşme riski hiç olmadığı kadar yüksektir. Son dönemde finans araçları üzerinde yapılan manipülatif hareketler bir gecede insanların servetini, varını yoğunu sıfırlama tehlikesi yaratmaktadır. Kolay yoldan yüksek paralar kazanma hayaliyle küresel hırsızlara paranızı kaptırmak yerine gelin Türkiye’de alnınızın teriyle, Türk milletinin iradesiyle, çalışkanlığıyla üreterek kazanın diyoruz. Bu konuda Türk iş insanlarının girişkenliğine, iradesine ve çalışkanlığına güvenimiz sonsuzdur. Yaratacakları iş hacmiyle hem istihdama hem de katma değerli üretime çok fayda sağlayacakları aşikârdır. Kaynak vardır. Türk milleti tasarruflu bir millettir. Yaklaşık 500 milyar doların yastık altında tasarruf edildiği çeşitli açıklamalar ve raporlarda yer almaktadır. Bu kaynağı ancak iradesi güçlü bir hükümetle Türkiye’ye yeniden kazandırabiliriz. Üretime, sağlıklı bir ekonomi politikasına olan güveni tazeleyerek yastık altı rezervleri yeniden ekonomiye kazandırabiliriz. Milletimize ve iş dünyamıza çağrımız budur. Vatan Partisi olarak görevlere hazır olduğumuzu bildiriyoruz!”

Arpacı, "Esnafın, üreticinin sırtına yük bindiriyorsunuz; büyük şirketlere muafiyet tanıyorsunuz" Haber

Arpacı, "Esnafın, üreticinin sırtına yük bindiriyorsunuz; büyük şirketlere muafiyet tanıyorsunuz"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “vergi paketi” görüşmelerinde teklif üzerine söz aldı. Paketle birlikte emlakçılardan, galericilerden, sarraflardan, diş hekimlerinden senelik harç alınacağını hatırlatan CHP Denizli Milletvekili Şeref Arpacı şunları söyledi: Esnafın hali perişan “Galericilerden örnek vereyim: Şimdi, yaklaşık bir buçuk iki senedir Denizli'de ‘gönüllü uyum’ adı altında, galericilerden, sattıkları araç başına 10 bin lira vergi alınıyor. Bu yetmedi mi Sayın Başkanım? Araç başına 10 bin lira. Tehdit ediyorsunuz: ‘Ya gönüllü uyum yaparsınız ya da dört senelik defterlerini getir’ Bakın, bu insanlar zaten kayıtlı, zaten mükellef, zaten vergi levhası var. Anlatabildim mi? Peki, size bir veri vereyim. Şimdi, Türkiye'de, yetkili, kayıtlı araç satışı yapabilen kayıtlı satıcıların yaptığı araç satışının 6 katı kadar şahıslar satış yapıyor. Kafesteki kuşların tüylerini yola yola bitiremediniz. Bu kafesi ne zaman genişleteceğiz, dışardaki kargaları, kuşları ne zaman kafese sokacağız; onun cevabı yok, ne varsa kayıtlılara yükleniyorsunuz. ‘Kayıtlılardan daha da vergi alalım, harç alalım, ÖTV alalım, MTV alalım’ Esnafın hâli perişan. Esnaf, sanayici, üretici bizlerden sıkıntılara, sorunlara çare olmamızı beklerken sizler sırtına daha fazla yük yüklüyorsunuz Sayın Bakanım; gelin, bundan vazgeçin. Diş hekimlerinden, sarraflardan, galericilerden ve emlakçılardan alınacak harçları iptal edelim; bu kanundan çıkaralım. BYD'ye dünyanın vergi avantajını verdik, daha Manisa'ya çivi çakmadı Söylediğim sözü tekrarlayacağım: ‘Fakirin karnı doyar, zenginin gözü doymaz’ derler bizim orada. Yani bu sizin zamanınızda fakir de aç kaldı, zengin de doymak bilmiyor. Yine, her türlü avantajı, yurt dışından gelen şirketlere, büyük şirketlere veriyorsunuz ama dolaylı vergilerle ama harçlarla bütün yükünüzü halkın sırtına yüklüyorsunuz. Yani burada şöyle bir sıkıntı var: Yani ülkeye yatırım gelmiyor, ülkeye hizmet gelmiyor, siz bunu çekmek için kapitülasyon niteliğinde yine avantajlar sağlamaya çalışıyorsunuz. BYD'nin örneğini verdim. BYD'ye dünyanın vergi avantajını verdik, daha Manisa'ya çivi çakmadı, Manisa'ya daha kepçe vurmadı. Hani orada yatırım yapacaktı, daha çivi çakmadan 20 bin tane arabayı ülkeye vergi avantajıyla soktu ve şu anda satıyor, diğer firmalarla haksız rekabete sebep oldunuz. Bunun amacı neydi? Yatırım, istihdam. Ne yatırım var, ne istihdam var. Yani bunlar fayda sağlamıyor. Siz hâlâ vermeye devam ediyorsunuz fakat bunları artık yatırımcıya, esnafa, sanayiciye, üreticiye verin, onlara vergi muafiyeti sağlayın. Tek yaptığınız büyük şirketlere, ithalatçılara ve yandaşlara vergi muafiyeti vermek. Çiftçi tam hasadını yapıyor, ürünü para edecek, vergi muafiyeti, gümrük vergisinden muaf, Mersin'de, limanda onlarca gemi buğday sokuyor, mısır sokuyor, ceviz sokuyor. Çiftçiyi mağdur ediyorsunuz, üreticiyi mağdur ediyorsunuz. Bu vergi muafiyetlerini, bu avantajlarınızı neden Türk halkına kullandırmıyorsunuz? Maç oynanırken kural değiştiriliyor Bireysel emeklilikte katkı payının yüzde sıfıra düşmesi ya da yüzde 45'e çıkmasını konuşuyoruz fakat mevcut poliçeler için de geçerli olacak mı, olmayacak mı onu tam anlayamadım. Bir de bu geçişi kademeli yapamaz mıyız? Yani maç oynanırken kural değiştirmek yerine eğer böyle bir kural değişikliğine gidiyorsak ki ‘Siz yetki veriyoruz’ diyorsunuz ama zaten Cumhurbaşkanımıza en son yetki verdiğimizde etkiyi gördük yani ‘Verin yetkiyi görün etkiyi’ dedi ekonomide bu hâllere düşmemizin bir anlamda sebebi oldu. Dolayısıyla, 50 ile sıfır arasındaki hani artırma, azaltma noktasında verdiğiniz şey bir algı operasyonu. Bunun belli ki 45'e çıkmayacağı, 50'ye çıkmayacağı belli bu düşecek. Biz de burada en azından finansal sistemin zarar görmemesi açısından bunu birinci yıl şu kadar, ikinci yıl bu kadar, üçüncü yıl bu kadar gibi bir geçiş sağlasak daha kolay olmaz mı? Hem mevcut yatırımcıların zarar etmesini engelleriz hem de sisteme girecek insanlar mağdur olmaz ne yaşayacaklarını bilerek sisteme girerler diye düşünüyorum. Asgari ücret düzenlemesi yapılması gerekiyor Ben genel bir değerlendirme yapıp ‘Vergi sebep, enflasyon sonuçtur’ demiştim. Şimdi, ana konumuz enflasyonu düşürmek ve satın alma gücünü artırmak olmalı. Şu anda Türkiye ekonomisinin yaşadığı en büyük problem budur. Yüksek enflasyon, düşük satın alma gücü. Şu an elinizde aslında harika bir fırsat var. Genel Başkan Yardımcınız Nihat Zeybekçi'nin de açıklamaları vardı: ‘Marmara Bölgesi dışında tekstil sektörüne bir teşvik kapsamında çalışıyoruz’ diye. Şu an gerçekten güzel bir fırsat var. Yani hem satın alma gücünü artırıp hem de bunun enflasyona etkisini artırmayacağınız asgari ücret düzenlemesi yapılması gerekiyor. Bugün çalışanın eline geçen 22 bin lira fakat bir işverene ‘Asgari ücret ne kadar?’ diye sorarsanız ‘31 bin lira’ diye cevap verir. Arada 9 bin liralık bir makas var. 22 bin liranın neredeyse eline geçenin yüzde 40'ına denk geliyor ki 22 bin lirayı vatandaşın harcamalarının içindeki vergiye bakarsanız en az yüzde 40'ta vergi vardır. Aslında brüt ücret 31 bin liranın neredeyse 20 bin lirası devletin gelirli hanesinde vergiye gidiyor ve burada işveren için şu anda ciddi bir maliyet dövizlerini artmadığı noktada. Siz bu makası kapatırsanız, hatta bir sene, iki sene boyunca bu 9 bin lira işçinin eline geçer ve işverene yükü artmazsa bakın, memlekette yapacağınız en güzel hizmet bu olur. Şu anda bütün ekonomistler, herkes sizden maliye politikalarını devreye almanızı istiyor. Yani Hükûmetin, devletin tasarruf yapmasını istiyor. Alın size fırsat, halkın satın alma gücünü arttırın, enflasyon artmasın ve kamu maliyesiyle maliye politikalarıyla tasarruf yapın diyorum.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.