Emin Bodur rahmetli çok sigara içerdi sanki sigara onun iyi ama sinsi b ir dostu gibiydi; haliyle öksürüyordu da.
Ona hep birinci sınıfları verirlerdi çünkü çocukları okulu, okumayı daha iyi sevdiren biriydi. Sert görünmesine rağmen, siyah camlı gözlüklerinin arkasındaki gözler sevgi, saygı doluydu. Tavas'ta pek bir araya gelmedik çünkü ben o zamanlar esnaftım ama bir gün Zonguldak- Devrek- Yazıcık/Dirgine Köyü'ndeki evimde misafir oldu, ona elimden gelen saygıyı , sevgiyi ve misafirperverliği gösterdik. Daha öncesinde benden bir ricada bulunup askerdeki oğlunu ziyaret etmemi istemişti merkezde olmamama rağmen gidip ziyaret etmiştim, iyi ki etmişim.
Yazıcık'a geldiğinde sohbetimiz sadece ev bazında kaldı çünkü arabam yoktu. Ertesi günü Devrek'e gitmeleri gerekiyordu ama pazar günleri köyden araba kalkmıyordu. Onu kırmamak adına hiç yapmadığım bir şeyi yapıp marangoz komşumuz İsmail abiden arabasını isteyecektim ve yine arabayı alabilirsem müdür yardımcısı bizi Devrek'e bırakacaktı. O zamanlar herkesin arabası yoktu. Müdür yardımcısı ve bazı köylüler arabayı istemememi , kesinlikle vermediğini, vermeyeceğini söylediler. Ben ne olursa olup gidip istedim, İsmail abi rahmetli anahtarı uzatıp "Araba orada ama benzin alacaksan anahtarı bırak git, götürme." dedi. Ben çocuğunu falan okutmuyordum, samimiyetimde merhabadan öte değildi. Gözlerim doldu, anahtarı alıp çıktım, dışarıdakiler hayret etmişlerdi. Emin Bodur hocamı askeriyeye bırakıp geldik; bize çok çok teşekkür etti.
Tavas'a geldiğimde hep bu iyiliğimi söyleyip bir derdim olup olmadığını sorardı. Kaynıgile geldiğinde "Muammer nasılsınız?" diye hatırımızı sorardı. Bu dünyadan erkenden göçüp gitti, bir öğretmen olarak da ben adını bu şekilde yaşatayım dedim.
Vefat eden öğretmenlerden tanıdıklarımı böyle kısa yazılarla tanıtmak bana gurur verecektir; kim bilir belki ben vefat edince de bana böyle bir iyilik düşünenler olur. Aslında vefat eden öğretmenlerimizin isimlerini yeni açılacak olan sokaklara veya evlerinin olduğu sokaklara vermek ne güzel olurdu; bunu da büyüklerimize ve yetkililere bırakalım, önerimiz olsun.
Çocukları çok severdin,
Saygılıydın, överdin.
Kara gözlüklerinin arkasından gülerdin,
Unutulmadın Emin Bodur.
Yalnızbağlar Kahvesi'nde eğlenirdin,
Kızınca kendi kendine söylenirdin.
Fikir alır, öğrenirdin,
Unutulmadın Emin Bodur.
Cuvare ağzından düşmezdi,
Bildiğim kadarıyla küsmezdi.
Çayı bol şekersiz içmezdi,
Unutulmadın Emin Bodur.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
MUHAMMET KAHRAMAN
DAVAZ'DAN TAVAS'A KALAN BİR DEĞER EMİN BODUR
Emin Bodur rahmetli çok sigara içerdi sanki sigara onun iyi ama sinsi b ir dostu gibiydi; haliyle öksürüyordu da.
Ona hep birinci sınıfları verirlerdi çünkü çocukları okulu, okumayı daha iyi sevdiren biriydi. Sert görünmesine rağmen, siyah camlı gözlüklerinin arkasındaki gözler sevgi, saygı doluydu. Tavas'ta pek bir araya gelmedik çünkü ben o zamanlar esnaftım ama bir gün Zonguldak- Devrek- Yazıcık/Dirgine Köyü'ndeki evimde misafir oldu, ona elimden gelen saygıyı , sevgiyi ve misafirperverliği gösterdik. Daha öncesinde benden bir ricada bulunup askerdeki oğlunu ziyaret etmemi istemişti merkezde olmamama rağmen gidip ziyaret etmiştim, iyi ki etmişim.
Yazıcık'a geldiğinde sohbetimiz sadece ev bazında kaldı çünkü arabam yoktu. Ertesi günü Devrek'e gitmeleri gerekiyordu ama pazar günleri köyden araba kalkmıyordu. Onu kırmamak adına hiç yapmadığım bir şeyi yapıp marangoz komşumuz İsmail abiden arabasını isteyecektim ve yine arabayı alabilirsem müdür yardımcısı bizi Devrek'e bırakacaktı. O zamanlar herkesin arabası yoktu. Müdür yardımcısı ve bazı köylüler arabayı istemememi , kesinlikle vermediğini, vermeyeceğini söylediler. Ben ne olursa olup gidip istedim, İsmail abi rahmetli anahtarı uzatıp "Araba orada ama benzin alacaksan anahtarı bırak git, götürme." dedi. Ben çocuğunu falan okutmuyordum, samimiyetimde merhabadan öte değildi. Gözlerim doldu, anahtarı alıp çıktım, dışarıdakiler hayret etmişlerdi. Emin Bodur hocamı askeriyeye bırakıp geldik; bize çok çok teşekkür etti.
Tavas'a geldiğimde hep bu iyiliğimi söyleyip bir derdim olup olmadığını sorardı. Kaynıgile geldiğinde "Muammer nasılsınız?" diye hatırımızı sorardı. Bu dünyadan erkenden göçüp gitti, bir öğretmen olarak da ben adını bu şekilde yaşatayım dedim.
Vefat eden öğretmenlerden tanıdıklarımı böyle kısa yazılarla tanıtmak bana gurur verecektir; kim bilir belki ben vefat edince de bana böyle bir iyilik düşünenler olur. Aslında vefat eden öğretmenlerimizin isimlerini yeni açılacak olan sokaklara veya evlerinin olduğu sokaklara vermek ne güzel olurdu; bunu da büyüklerimize ve yetkililere bırakalım, önerimiz olsun.
Çocukları çok severdin,
Saygılıydın, överdin.
Kara gözlüklerinin arkasından gülerdin,
Unutulmadın Emin Bodur.
Yalnızbağlar Kahvesi'nde eğlenirdin,
Kızınca kendi kendine söylenirdin.
Fikir alır, öğrenirdin,
Unutulmadın Emin Bodur.
Cuvare ağzından düşmezdi,
Bildiğim kadarıyla küsmezdi.
Çayı bol şekersiz içmezdi,
Unutulmadın Emin Bodur.